En Büyük Beşiktaşlı

ulu önderimiz hakkındaki aslında bizim takımı tutardı aslında şu takımı tutardı iddialarına son zamanlarda galatasaray lisesi yetkililerinin açıklamalarının da katılması üzerine mehmet demirkol bugünki milliyet gazetesindeki yazısında bu konudaki fikirlerine yer vermiş:

"...........
Atatürk takım tutmazdı
Atatürk’ün Galatasaray Lisesi’ni, Fenerbahçe ve Beşiktaş Kulüpleri’ni ziyaret etmesi, Kızılay’ı ziyaret etmesinden farklı değildir. Vefa Lisesi için “Vefalılık Türklük şiarındandır” dediği de rivayet edilir. Vefasporlu mudur?
Bunları artık bırakalım. Rica ediyorum.
Her kulüp kendisini tuttuğunu iddia ettikçe durumun ne hale geldiğinin farkında mısınız?
En yakınınızdaki tarihçiye sorun. Ben her gördüğümde sorarım. Aldığımı cevap hep aynıdır.
Atatürk’ün futbolla ilgilendiğine dairi bir bulgu yoktur.
Niyet iyi olsa da, Atatürk’ü bu tip bir yalan dünyasının içine çekmek iyi değildir.
..........."

Gazi'yi tanımanın onun öğretilerini, fikirlerini, düşünce biçimini anlayabilmek olduğunu bilmemiz gerekmekte. yakın bir zaman önce can dündar'ın düzenlediği belgesel akabinde gelen tepkiler gibi, yıllardır yaşanan bu tartışmalar da onun fikirlerini ve öğretilerini değil, onun naciz bedenini sahiplenme telaşını sergilemekte.
blogumuzun bir diğer yazarı wilderness'ın 10 kasım günü yayınladığı yazı esasında fazlasıyla kritik bir noktayı işaretliyor, görmek isteyebilene, 10 kasımlar anıtkabir ziyaret günleri değildir. 10 kasımlar atatürk'ü anma günleridir. dolmabahçede de olur bu, doğduğu evde de, ama en güzel en samimi, Nutuk kitabının başındayken olur bu.
şimdi yeni bir noktaya da ben parmak basmak istiyorum, mehmet demirkol'un aktardığı yerden devam etmek niyetindeyim:
"atatürk trabzonsporluydu, atatürk mersin idman yurdunu desteklerdi, atatürkün kalbi mecidiyeköy spor klubü için çarpardı, atatürk ankaranın bağrındaki mke ankaragücü maçlarını hiç kaçırmazdı!"
şöyleydi böyleydi diyorsak aslında fazlasıyla yanılıyoruz, farkında mıyız bunun? Atatürk'ün herhangi bir futbol takımını destekleyeceğini düşünmüyorum. belki sporun farklı branşlarıyla ilgileniyorsa bile bunu menşei o zamanlar mahalleler, semtler, yabancı okulları, uzak ülkeler ve-veya çok farklı zihniyetler olan kulüplere taraftar olarak yapacağına inanmıyorum; hele ki o yıllarda bütün sportif faaliyetleri ülke içerisinde sürdürme görevini üstlenmiş ordu'ya ait spor takımları varken.
inanabiliyor musunuz ileri görüşlülüğünü örnek almaya çalıştığımız gazi'nin, ilerleyen yıllarda "fenerbahçe cumhuriyeti" şeklindeki tehlikeli ve manasız bir söylemi üreten fenerbahçe'yi, veya menşei o yıllarda bir okul olan galatasaray spor kubünü destekleyeceğini, veya cumhuriyeti kurduktan sonra taşındığı yeni evi olan dolmabahçe'ye komşu olan serencebey mahallesinde başlayan beşiktaş jimnastik kulübünü gözleri kör olup taraftarlık şeklinde destekleyeceğini? elbet, cumhuriyetin ilkelerince gençliği yönlendirmeyi hedefleyen kulüpler başarılı işlerinden sonra ulu önderimizin taktirini veya ilgisini bulabilmiş olabilirler. ancak onun hakkında bir takımlı veya "şu renklerin sevdalısıydı" demek kadar yanlış ne olabilir?
bir diğer söylem olan "en büyük beşiktaşlı" lafına ise inancımız şuradan gelmektedir, söylem "en büyük beşiktaşlıydı" şeklinde değildir. fikirleri, açtığı yollar, gösterdiği hedefler ve sahip olduğu bilinçle gazinin ve bizim cumhuriyetimize sahip çıkmakla beraber, şanlı bayrağımızı göğsünde taşıyor olmanın gururunu yaşayan beşiktaş kulübü, sportif branş olarak veya kulüp yapısı olarak değil, fikri ve icraatsal yapı olarak, zihniyetin temelini teşkil etmesi bakımından; cumhuriyetin temel zihniyetlerinin mimarı ve önderi atatürk'ü kabullenip, benimseyebilmeye çalışmaktadır.
aksini inkar eden, "atatürk şu tarihte 'en büyük beşiktaş, başka büyük yok' demiştir" şeklindeki talihsiz ve atatürk'ün göstermeye çalıştığı zihniyetlerden uzak söylemler haricinde, beşiktaş kulübünün, camiasının ve biz taraftarlarının fikri yapısı ve atatürk'ü beşiktaşlı olarak görme gayreti bu biçimde şekillenmektedir, şekillenmelidir.
"en büyük beşiktaşlı" söyleminin çizdiği tasvirsel resim, elinde beşiktaş bayrağı, boynunda beşiktaş atkısı olan atatürk değil; arkasında beşiktaş bayrağı da dalgalanan, beşiktaşlının fikirlerini ve eserlerini takip ettiği atatürk'tür.
gazi'nin fikirlerini, eserlerini, cumhuriyetini, millet kavramını ve bayrağımızı sahiplenmek ve sınır bucak tanımadan kabullenmek onu değişik kalıplara değil, sizi "ne mutlu" olacak kalıplara sokar, yontar, adam eder. vatandaşlık tanımından daha az kapsamlı ve daha fuzuli olmak üzere, onu belli renklerle veya belli şekillerle boyamaya çalışmak, kendi safında dursun diye ortaya tezler sürmek ise gazi'yi belli kalıplara sokmaz, seni jöle kıvamının cıvıklığına ve gazi'nin söylemlerinde geçen "fikri hür vicdanı hür birey" tanımının tam tersine iter.
mesele gazi'ye birşey kabullendirmiş olmak değil, onun söylemlerini ve eserlerini kabullenebilmiş olmaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder