tribünlerin temizlenmesi lazım!

eskiyle yeni arasında o kadar çok fark var ki... demirören'in beşiktaşa en okkalı hediyesi galiba bu tribünlerin hali. tabi buna özal kuşağının yetişmesi de piyango değil...
başkanına küfreden, tecavüzcüsüne aşık olan beşiktaş taraftarı sanırım bugün oynanan wolfsburg maçının en kötü oyuncusuydu. atkıları çıkarıp çıplak kalmalı!
milyonlarca taraftar diyorsunuz
tribünün hakkını vermiyorsunuz
alemle dalga geçiyorsunuz
atkıyı çıkarın çıplak izleyin!
maç başlangıcında takımına destek olan tribünler maç sonuna doğru gelindiğinde artık yenilen golü alkışlayıp bitiş düdüğüyle birlikte kendi futbolcularına, teknik heyetine, klup yönetimine küfredip; takımına pet şişe ve çekirdek atacak kadar demirören kuşağı olmuştu.
hep kendine hayranlık ve ego tatmini altında gölgelenen bir eziklik ve başkalarına hayranlık tribünü sarmış.
rakibe saygı duyarsın. güzel oynamıştır, alkışlarsın, helal olsun dersin... ama onlara tezahurat yapmak, forma almak, bir de diğer yanağını uzatmak ezikliktir! hiç başkalarına ezikmiş renkliymiş denmesin bu saatten sonra. bugün gördük ezik kim, renkli kim! uzaklaşın şu siyahımızdan beyazımızdan! sinanı da alma sadece, kendi taraftarını da al git başkan!
takım kötü oynar, tepkini verirsin, sitemini edersin; küfretmek, oyuncularına birşeyler atmak; rakibin karşısında kendi takımını küçük düşürmek ezikliktir.
bütün bunların sebebi ise aslında bambaşkadır.
beşiktaş sevgisi, başka takımlara olan nefretten doğuyor artık. başka takımlardan nefret ettikçe beşiktaşı seviyor sananlar yüzünden bir ezilmişlik, bir fosluk söz konusu.
biz arma aşkına dedikçe, şu aşkına bu aşkına diye makara yaptığını sanan az gelişmiş hormonlular kendilerine batırılan çuvaldızı farkedemezler. açıp makale okuyaraka, her mevzuda geri vitesin en dik alasını yaparak beşiktaşlı değil, ezik karakterli ve korkak olunur.
mertçe olan, yiğitçe kalan arma aşkına sevebilmektir. iyi gününde de, kötü gününde de beşiktaşına sahip çıkabilmektir.
ayhan abinin bir tarafını yalayanlar onun şu sözlerine dikkat etsinler:
"beşiktaş maç da alır maç da kaybeder. ama bazen beşiktaş yenilince ona bir çocuk gibi sarılasım gelir."
fakat bazı aklı evveller, armaya değil başka sevdalara tutunanlar ne yapar? giderler tecavüzcüsüne aşık olurlar! bizim aşkımız armamıza, size tecavüz edenlere değil! gölge etmeyin yeter!
sizle birlikte yetişen başkanınızla birlikte (kendisi beşiktaşımızın başkanı olarak hiçbir küfürü haketmemiştir) gidin, temizlenelim!

arma aşıklarını bırakın bir, gereksiz kuru kalabalık etmeyin!

o formayı alan tecavüz aşığı kişi ise her tecavüze uğradığı kişiden böyle forma alıyorsa, sarı çöpçü yağmurluklarının arasına formaları da sıralasın, pisliğe batmış makatını temizlemekte kullanır belki de...

3 yorum:

  1. yönetim artık her türlü küfrü haketmiştir bu dilden anlıyor onlar ancak rakibin attığı golü alkışlamak da neyin nesi anlamak mümkün değil!

    YanıtlaSil
  2. bence alkışlamakta doğrudur. sadece yeter istifa demekle olmaz. bir tepki çeşididir. centilmenliktir. formayı alana gelince.. formayı alan sahaya inipte mi almış.. hayır.. wolfsburglu oyuncular jeste bir karşılık vermiş. tecavüzmüş filan hoş da değil bir kere futbolu topu kaleden içeri sokmanın cinsel ilişki olarak kabul eden zihniyeti (bu tipteki "ana" temalı tribünlerdeki tezahüratları da) pek benimsemekle birlikte.. bir örnek içinde dahi olsa doğru bulmuyorum.

    yazının geri kalan kısmına diyecek bir şey yok. makama küfür yakışık almaz. ama geçmişte yapıldı şimdi de yapılıyor. yd ye gelince ekti ekti ekti... şimdi de biçiyor..

    YanıtlaSil
  3. "tecavüzcüsüne aşık olan" benzetmedir. futbolu cinsel ilişki esprileriyle bağdaştırmadığım gerçeğini lütfen göz ardı etmeyiniz.
    alkışlanır, amenna; itirazım olan şey wolfsburg diye tempo tutmak, forma almak vs (formayı alan kişinin mutluluğu da yüzünden okunuyordu)
    bunlar utanılacak şeyler.
    bir şiirde geçer:
    "ne verdin de ne istiyorsun" diye. demek istediğim de budur zaten; sen tribün olarak ne verdin de ne istiyorsun? istifa mı istiyorsun, o zaman önce sen terket veya bu ezilmişlikten kurtul. sevmeyi adam gibi becer, ondan sonra başını öne eğmeden yaşayabil.

    YanıtlaSil