size laflar hazırladım

yanımdaki arkadaş, herkes hınçla ve şevkle fenerbahçeye küfrederken ellerini havaya kaldırıp "yeter demirören" diye bağırıyor. aynı arkadaş geçen sezon denizlispor maçında aynı hareketinden ötürü kavga başlatmıştı. yok efendim şampiyon olacakmışız, yok efendim bağırması için sebeb neymiş, yok efendim ama "napıyorsunuz" diyen kişi abimizmiş bizim... biz saygı duyduğumuz kişilere abi abla dedik ama onları kulu kölesi de olmadık hiçbir zaman. ayrıca kongre faresi bir derneğin öylesine vasıfsız bir üyesi nerden abimiz oluyormuş onu da anlamadık da.. neyse, konu bu değil. açmış ellerini "yeter" diyor. yapma diyorum, kimse umursamaz, onunla da kalmaz, kavga gürültü başlar. zaten yanlardan hemen tepkiler geliyor, 3-0 mış falanmış filanmış analarıymış...!
iyi gün dostları, kötü gün düşmanları; bizi karagün bekleyen kişiler olarak gösterip beşiktaşı kemirenler; beşiktaşın en büyük lekesi, en hatalı zihniyeti sizlersiniz!
rencide edildiniz, aşağılandınız, haksız yere hüküm giydiniz, ama 3-0 olunca hayat toz pembe oldu size öyle mi?... pembeyi seven siyahtan beyazdan uzak kalsın! kılmayın cenazemizi, tutmayın salacamızdan, lazım değilsiniz! sizlerle aynı tribünde yanyana olmaktan, yeri geldiğinde sizle omuz omuza olmaktan utanıyoruz... bu taraftar sizinle rezil oluyor!
iyi gün dostları, düşün yakamızdan...
biz, bizler gibi, kötü gün dostlarına "dost" deriz; biz beşiktaşı herşeyden önce tutanlara, fenerbahçe için değil beşiktaş için mücadele edenlere, çoğunluğun içinde koyun olmayıp çoğunluk oluşturabilenlerle dostuz kardeşiz ahbabız, sırttaşız.

bir bakıyorsun beli ağrıyor sayın başkanımızın, bir bakıyorsun çocuğu hasta, bir bakıyorsun çocuğunun beli ağrıyor, bir bakıyorsun bakmıyor, bir bakmıyorsunuz bakıyor oluyor... biz de şaşırdık bu işlere... bir mazereti olabilir, bu herhangi birşey de olabilir ancak en azından bu tutarlı olsa keşke? hal böyle olunca, her yere farklı açıklamalar yapınca, işin ciddiyeti de kayboluyor.
sayın başkanımız; tutarlı olun lütfen... ayrıca galibiyeti kutlamak herkesin en doğal hakkı olsa da, galibiyetin yaşandığı gece orada olmayanlar, barlarda pavyonlarda ve diskolarda boy gösterince, bu durum da bir hayli ilginçleşiyor...

sayın yöneticimiz şeref yalçın konuşmuş da konuşmuş. sağolsun tatlı dilini güzel muhabbetini özletmemiş. ne demiş peki muhterem?
"Taraftarlarımız bu ucuz işleri bıraksınlar. Olmaması gerekiyor. Başkanımız herşeyini veriyor. O yüzden sahip çıkalım. Çocuğu hasta olduğu için gelemedi. Ama başkanın ruhu buradaydı. Onun sayesinde oldu. Taraftarlarımız akıllarını başlarına alsınlar. Bu takım geçen sezon 2 kupayı aldı. Bunu unutmasınlar."
"3 oldu ama daha fazla gol de olabilirdi. Hafta başından itibaren başkanımız tüm takımla ilgilendi. İnancımızı hiçbir şekilde kaybetmedik. Bu takım yine şampiyon olacak. Ayrıca hedefimiz, UEFA Avrupa Ligi`ne katılmak. O da olacak. Bizler birlik ve beraberlik içindeyiz"

biz de cevap verelim, kendi çapımızda, mahsuru yoksa:
- işi ucuzlatıyorsunuz, çünkü ucuzun ne olduğunu bilmiyorsunuz. kendi icraatlarınıza o kadar batmışsınız ki, yaptığınız ucuz ve yakışıksız şeyler içerisinde boğulmuşsunuz. bir hava alın, bir rahatlayın hazır fırsatınız varken.
- biz başkanımızdan herşeyi vermesini istemiyoruz. hatta mümkünse hiçbir şey vermesin artık. verdikleri yüzünden "yeter" diyoruz. kulübe para veriyor, kulüp kendisi ve yönetimi sayesinde borç batağında (iflasa yakın). etik değerleri değiştirmek için yeminler vermiş sanırız, vermesin! şimdiye kadar yerine getirmeye çalıştığı etik kuralları benimseseydik fenerbahçeli olurduk. mesela başkanımız ruhunu da vermesin. verilmiş ruhlara saygı gösterse yeter. "long live queen"
- iyi olan herşey başkanımız sayesinde, kötü olan herşey teknik direktörümüz veya futbolcularımız veya taraftarlarımız yüzünden. bu nasıl bir narsizm bu nasıl bir çelişki? tribünden istifa sesleri yükselince, yönetimin adamları radyoyu değiştiriyorlar hemen: "denizli istifa", "formayı çıkarın çıplak oynayın"
- "2 kupayı unutma, vefasızlık yapma" demişsiniz de, yeni birşey söyleseniz keşke? tamam, bir brandaya o yazıyı yazdırdınız, emir erlerinize verirken de tembihlediniz "bakın ters hareket eden olursa öldüresiye dövün, bir ikisini sallandıracaksın ki ibret olacak" diye. ve bunu emir erleriniz başarıyla yerine getirdi, dayak yemeyen linç edilmeyen kalmadı. ve evet kabul, bakın "yeter" diye bağırmaktan korkar olduk, sonunda ölüm olduğunu gördük, bizi öldürtebileceğinizi anladık... şimdi yeni şeyler yapın. ayrıca 2 kupaya vefa gösterilecekse bu hocamıza ve futbolcularımıza gösterilmelidir. size rağmen, ve evet, bize rağmen başardılar.
- başkanımıza "yeter" derken biz de tam bunu kastediyoruz işte. futbol dışındaki şubeleriyle ilgilenmeyen beşiktaş bizi hırpalıyor, yaralıyor, üzüyor. diğer şubeler kan ağlarken, siz zibil kupa kazanmış hentbol şubesine kol saati armağan ederken bizim burada canımız acıyor. çifte standart uygulayıp duruyorsunuz beşiktaşın çocuklarına. biz buna "ayıp yeter" dedikçe ama 2 kupa. biz de diyoruz "şubeler" siz de diyorsunuz "saldırın kırmızı kullarım"... sıkıldık artık sizin tehditlerinizden...
- "Bu takım yine şampiyon olacak. Ayrıca hedefimiz, UEFA Avrupa Ligi`ne katılmak." demişsiniz sayın yalçın. inşallah diyelim o halde bizler de?
- "bizler birlik ve beraberlik içerisindeyiz" demişsiniz de "biz" derken neyi kastettiğinizi anlayamadık. teknik kadronun ve futbolcuların açıklarını, sırf kendi açıklarını örtbas etmek için arayan kollayan yönetim kiminle birlik içerisinde? taraftarını aşağılayan rencide eden ve tribünde istemeyen yönetim kiminle birlik içerisinde? sporcularına maaşlarını vermeyen yönetim kiminle birlik içerisinde? yönetimi ve vefa gösterilmesi gereken başarıları, küçümseyen veya mucize şeklinde tanımlayan kişileri kendi içerisinde barındıran yönetim kiminle birlik içerisinde? bir açıklayın lütfen, kiminle birlik oldunuz siz?

2 yorum:

  1. Eline diline kalemine saglik...

    YanıtlaSil
  2. koptum.. Neye koptum biliyo musun? Başkanın ruhu ile kazanmışız ya ona koptum. Ey ruuh geldiysen sss git denir başkanın ruhuna:D

    YanıtlaSil