ilk önce herkesten özür dilemem gerektiğini hissediyorum.
Beşiktaş hakkında yazı yazacak gücü, konsantrasyonu ve motivasyonu 31 Ocak 2010 tarihinde yazmış olduğum buradaki yazıdan sonra kaybetmiştim, sonrasında bir kayseri deplasmanı ile hafiften kendime gelip belki de son demlerimi ise buradaki yazı ile tamamlıyordum. Aradan geçen bir yıllık sürede yazılacak, tartışılacak o kadar çok şey varken belki de alışık olmadığımız bir sezon başlangıcı olmasından sebep bir türlü kendimi veremedim. Ama her zaman aklımın bir kenarındaydı çünkü sensiz geçen günlerde az sataşmadık zamana. Umarım bundan sonra bolca sataşırız sensiz geçen günlere…
Yanlış yapanın yanına kâr kaldığı bir anlayış içinde olmadığımızdan, her zaman ki gibi yine umut takmıştık uçurtmalarımızın ucuna, uçarsa ne mutlu bize ne mutlu Beşiktaş' lıyım diyeneydi...
Çünkü; biz vazgeçemiyorduk ne düşlerden ne de umudun adı olan BEŞİKTAŞ' tan!
Umuttu işte...
Ama Kongre güruhu o gün uçurtma avcılığı yapıyordu, yanlışta ısrar ederek Teknik Direktörlere gösterilmesi gereken istikrarı kongrede göstermeyi seçtiler ve her zaman taşınacak olan vebal ile tarihi bir hataya ortak oldular.!
ozamanlardan asidiktesir’ in bir yorumu ile merhaba yazısını bitirelim…
"beni bu güzel havalar mahvetti,
böyle havada istifa ettim
evkaftaki memuriyetimden.
tütüne böyle havada alıştım,
böyle havada aşık oldum;
eve ekmekle tuz götürmeyi
böyle havalarda unuttum;
şiir yazma hastalığım
hep böyle havalarda nüksetti;
beni bu güzel havalar mahvetti."
bu da o misal...
bizi bu pazar günleri mahvetti..
bu pazar gülerinde vazgeçtik herşeyden...>
teşekkürler,
en kısa zamanda tekrar görüşmek üzere, klavye hepimizde...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder