temizlesene

"şampiyon beşiktaşım ne istersen iste benden" diyerek başladığımız maç öncesi tedirginliğimiz had safhadaydı. biz şairlerdeyken içeri girmiş olanlardan gelen haberler hiç de iç açıcı değildi. yılların kapalı tribününe yönetim ve görevlilerin müdahalesi sürmekteydi. nerde duralım şurda duralım burda duralım derken sağlam duramadığımızı görmüş olduk. (sağlam duramayışımızın nedeni belki de bir dizede geçmekte: onca yaraların ardından yeni bir aşk yaratamazsın! - bu hükmü herkesin anlamasını beklemiyorum). tribünde yerimizi aldıktan sonra başlayan hafif yağmur ve kuvvetli tezahuratlar ( "beşiktaşım benim" uzunca zamandır bu kadar içten ve güçlü olmamıştı) akabinde ilk devreyi 2 farklı skorla kapatmak, yerinde güzel ve tehdit edilmeden protesto edebilmek, nihatla sevinebilmek, beşiktaşı satılarak değil taraftar olarak desteklemek kadar güzeli yoktu. beklemediğim gibi ama gönlümden geçtiği gibi bir tribündük.
açık açık dile getirmeden göz dağı verebilmek sanırım "büyük" yapan şeylerden birisi. özellikle maç çıkışı "allah affeder çarşı affetmez" detayı var ki, işin içinde olmayanların anlayamayacağı bir şey bu.
ikinci yarının son dakikaları hariç rahat, yağmurlu, güzel bir maç geçirdik. gelen kartlar, verilen penalta vs gibi şeylerden sonra sinir kübü olmuşken maç bitti. iyisiyle kötüsüyle bir engel daha aşılmıştı. basit ama zor bir engel.
beşiktaş tribünleri bu maç güzel dersler verdi. yapılan eleştiriler o kadar manasız ve yersiz ki. kimse çıkıp da yönetimi protesto etmenin taraftara düşmediğini söylemesin! genel kurulun beşiktaşlı olmayanlara da açık olduğunun farkındayız. bizi eleştiren ve "şerefsiz" yakıştırmasını hakaret addeden rakiplerimizin kendi yönetimlerine ortada kavga, adam tutma gibi nedenler yokken nasıl hakaretler ve küfürler ettiklerini biliyoruz.
tribün yönetimin istifasını isteyebilir, bu onun en doğal hakkıdır! çünkü ayrılık da sevdaya dahil, ve kesilmesi gereken kangren derhal müdahale altına alınmalı. bu hikayedeki kangrenin tribün olduğunu düşünenler beşiktaş'ın adını ağızlarına almasınlar.
kabul ediyoruz, tribünün de çirkin yanları çok fazla. itirazımız, taraftarın yönetime karışmaması gerektiğini söyleyenlere. demiyoruz ki tertemiz bir tribünümüz var, aklı başında taraftarımız var. ama eğrisiyle doğrusuyla: biz bir bütünüz!
tribünümüzün kangren kısmına verilen mesajlar da güzeldi... kasımpaşa'nın tezahuratından sonra herkesin susması, yukardan gelen tezahurat sonrası alt kat setine çevrilen gözlere verilen "eyvallah" mahiyetli kafa sallama hareketi, "adam bulsana" derken herkesin aynı noktaya bakıyor oluşu, maç çıkışı bu kangrenlerin takip edilmesi ve arkalarından "çarşı affetmez" denmesi gibi birçok detay önem arzetmekte.

akılda kalması gereken tezahuratlar:
bütün tribünü temizlesene
kavga edecek adam bulsana
federasyonu temizlesene
gaziantep'e başkan olsana
kim gelirse gelsin adam gibi gelsin
yönetim istifa
yıldırım demirören yeter
seninle ağlarım seninle gülerim, seni satanın ben a......
bu sevda bitmez
ve diğerleri....

ps: çok dağınık bir yazı oldu. sebebi tatsızlık, tutsuzluk, bir müddet mola alacak olmak, yorgunluk vs vs..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder