Şampiyon muyuz lan?

gecesiydi, ertesi günkü oynanacak maçın stresinden karın ağrım baş ağrım. bir antienflamatuar bulamadım bir yatıştırıcı bulamadım kendime. artık gözlerim kanlanınca uyuyakalmışım.
öğlen saatleriydi, bir kabustan uyanışım.
hayırdır inşallah...
maça girmemişim güya. semte iniyorum, bir mekanda golleri görüyorum. galatasaray 3-1 kazanıyor. stada gidiyorum sonra, stadın dışında içeriyi görüyorum, emrah sette, usulca arkasına bakıyor. zeyneb abla ağlıyor. yanlarında antalya'da tıp fakültesinde okuyan ve galatasaraylı olduğunu bildiğim bir arkadaşım var, o da üzgün. dışarı çıkıyorlar, semte doğru yürüyoruz. o sırada uyanıyorum, daha doğrusu telefonum çalıyor.
giyinip evden çık, ağzına aldığın iki lokmayı çıkar. semte inerken simit al, onu da çıkar. yediğin içtiğin dışarı çıkıyor 5 dakikaya kalmadan. gözlerim ağrıyor, karnım kasılıyor...
hava sıcak, güneş yakıyor herkesi, ben üşüyorum ancak...
gidip, kastamonu tayfasıyla semtte yumurta yiyince, sanırım muhabbetleri gıdaları bünyemin kabul etmesine yardımcı oluyor, biraz kendime gelebiliyorum. çay ama kötü. çay içince yine kusacak gibi oluyorum. imdadıma elvan'ın aldığı kola yetişiyor. ayaküstü muhabbetler, nasıl sıkıcı geliyor. sıkılıyorum, bunalıyorum, üşüyorum...
stada yürüyoruz, stad önüne gelince içeri giresim gelmiyor. önderle dışarda kalıyorum. bilet işleri vs.. haydi diyip sağ ayağımızla giriyoruz içeri.
bu sefer de tribüne çıkasım yok. tuvalet önündeki koridorlarda insanlar amele oturuşundalar. muhabbetleri de kafa dağıtıcı olunca çöküyorum ben de...
haydi pankartı alalım, şunu şöyle yapalım bunu şuraya koyalım vesaire derken kendime meşgaleler buluyorum. tribüne çıktık, amenna da, bu sefer sahaya bakmaya cesaretim yok. erhan davula başlayınca, hafif sırtım dönük, maç da iki soluk sonrasına başlayıveriyor.
film kopmuş o arada, hafızam pek açık değil.


devre arası olanları falan çok net hatırlayamıyorum.
bir tek, ilk golden sonra muratın sarılışı ve gözlüğümün havaya uçtuğu var aklımda.
bir ara üşüyorum yeniden, montumu giyiyorum. sonra galatasaray gol atıyor, sonra bizim iki penaltı yeniyor. bakıyorum olacak gibi değil! montu çıkarıyorum ve gol atıyoruz...
o sırada murata sorduğum soru işte beynimde hala zonklayan:
şampiyon muyuz lan?
son dakikalar gergin, telaşlı, panik havası hakim. yine de bağırıyorum bir şekilde. maç bitince, elimde değil, dizlerimin bağı çözülüyor, oturuyorum olduğum yere. sol yanımı davul kapatsa da sağ yanım çok açık. ağlasam gören olabilir. başımı öne eğiyorum, ellerimin titrediğini farkediyorum. denizden mesaj geliyor o arada. koltukları sökecekmişiz, stadı yıkacaklarmış. benim ellerim hala titriyor. dokunsalar değil, dokunsam kendime, ağlayacak haldeyim. film tekrar bağlanıyor işte. ellerimin titremesi azalınca bir sigara yakıyorum. bir ara, sabah rüyamda ağlayan zeyneb ablanın sesini duyuyorum, "bu da duygusala bağlamış?" diye, öküz işte... burnumun direği sızlıyor, yine gözlerim ıslanıyor titrememden. bülent kafama vuruyor sonra. keşke dokunmasa da, beni usulca ağlarken bıraksa... cebimden selpak çıkartıyorum. burnumu, gözlerimi siliyorum. kalkıp muratın yanına gidiyorum. tek söz söyleyecek halde değilim. sarılıyor. o sırada "şampiyon muyuz lan?" diye sormayı çok istiyorum. ama ağzımı açsam ağlarım. gözlerim de ıslak. yerime geçince, pankartın üzerine bir sigara düştüğünü görüyorum. koşup ayağımı basıyorum. delinmemiş pankart ama kararmış biraz. kusura bakma felan diye zırvalıyor fail. birşeyler diyorum, kim tutuyor bilmiyorum, birileri tutuyor. ellerimin titremesini o gerizekalının üzerinde boşaltabilirim. toparlanıyoruz, çıkıyoruz, semte doğru yürüyoruz... sesim kısılmış, konuşsam da duyan olmuyor.
benim aklımda hala aynı soru, bağıra çağıra soruyorum:
şampiyon muyuz lan?
şampiyon muyuz murat!!!
duyan olmuyor...

ps: çakal beniiiii sansar beniiiii

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder