fotoğraf

ne söylesek, ne desek... ne yazıp ne çizsek... neyin fotoğrafını hangi objektiften yansıtabilsek... neyin hükmünü hangi delillerle verebilsek... keşke geçmişi görebilsek, keşke geleceği değil, geçmişi görebilsek, doğruyu yanlışı bir an evvel anlayabilsek...



siyah beyaz fotoğraflarda, tozlu raflarda, eski albümlerde; yağmurlu günlerde, alçak gönüllü; durgun sular gibi olabilsek...
şehrin karanlık sokaklarında, donu düşük çocukların yaptığı kağıttan gemiler gibi; gün batımlarında akşam vakitlerinde, ucuz şarap şişeleri gibi denizde, yüzebilsek...
biliyor musunuz?
biliyor musunuz, bir gün, bir yağmur sonrası, siyah beyaz bir fotoğraf... yerlerdeydi...
biliyor musunuz, işte o an, bir kıpırtı yüreklerimizde, ve iki damla yaş gözlerimizde... güneşli gözlerimizde...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder