çocuktum, üzülürdüm, annemin kokusuna sığınırdım...
çocukken gurbete düştüm, üzgün oldukça dostlara sığındım...
gurbet istanbul oldu, sevdiğimden uzak düştüm, üzülünce inönüye sığındım...
yaşlandım, saçım sakalım ağardı, şimdi beşiktaş beni üzünce beşiktaşa sığınıyorum...
ben sığınacak bir liman olarak sebayı buluyorum...
son barikat beşiktaş oluyor sığınak kalmayınca...
sığınaklarımı limanlarımı kuytularımı en gizli kutsallarımı yıkarak ilerliyorum... enkazlar altında beddua etmeden yavaş yavaş ölüyorum...
şimdi uzun ve kötü bir gece, hafif efkar, anadolu sigara, nevşehir şarabı, radyoda "öyle bir yerdeyim ki" çalarken sığınacak bir tek yorganımı buluyorum...
bir dostumun sözüydü:
"bir erkek en güzel yorganın altında ağlar, saklı, gizli, tenha, usulca ağlar, dudağını ısırarak ağlar, yorgan karanlığına sığınarak ağlar..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder