vazgeçtim bu dünyadan,
tek ölüm paklar beni,
değmez bu yangın yeri
avuç açmaya değmez!
vazgeçtim ben de, belki bir süreliğine belki uzun belki kısa; belki de tamamen...
şu tribünde gördüğüm bildiğim tanıdığım en düzgün, en samimi, en dürüst insanlardan birisi bir kavganın ortasında kalıyorsa; şu tribünün temiz çocuklarından birisine, arkasına güvenip birisi tokat atıyorsa; dostum, kardeşim, canım dediğim bir adam kavganın ortasında kalıyor yumruklanıyorsa; ve en çok koyan da, ben o sırada "kavga işte" diyerek hiç dönüp bakmıyorsam...
lanet olsun!
maç vardı dün. galatasaray'la.
öncesini sonrasını geçtim, pek bahsedesim yok gördüklerimden göremediklerimden; bir buçuk saat evvelden gelip maçın başlamasına; maçın 20. dakikasında içeri girebiliyorsam, bunun bir suçlusu fare deliğinden insan almaya çalışan, o lanet stadın yöneticileri sahipleridir; bir diğer suçlusu da bize, kendisine, herkese hayvan muamelesi yapan taraftarın ta kendisidir! "eziyet edenin anasını ........" ve bilmiyorlar mı bu eziyetlerin sebeplerinden birisi taraftardır?
beşiktaş kirlenmiş veya. o eski şanlı şöhretli tribün kalmamış. sus pus olmuş herkes. o an benim sahadaki canlarımdan birine, serdar'a ve annesine küfrediyor birisi, dönüp arkamı "buradaki tek suçlu ana senin anan" diyemiyorsam, ben korkağım, bundan; veya çok sabırlıyım, gerizekalı deyip geçebiliyorum...
dönen olaylara, çekilen çilelere bakıyorum, değiyor mu, değmiyor!
bu beşiktaş, artık istanbul sınırları içerisinde desteklenmiyor! skor iyiyse en kral beşiktaş, skor iyi değilse beşiktaşın ta gelmişini geçmişini...
rakibine saygısı yok veya... baba hakkı'ya, şeref bey'e ve daha nicelerine rakibim gelecek benim stadımda küfredecek, ve ben onların ölmesini istemeyeceğim? tehey! ha tabi hafifletici unsurlar da var, bunu da kabul etmek şart, bunu anlamak lazım! ama "ne olursa olsun" diye başlar hani bazı cümleler, işte bu da o: "ne olursa olsun, rakibine saygın olmalı" rakibinin sana saygısı olmasa bile, sen saygı göstermelisin.
hani senin zeki taraftarın, hani senin sevdalı taraftarın, hani senin destanlaşan tribünün?
hep derdim, beşiktaş taraftarı başarıya endeksli değildir diye. şunu anlıyorum yavaş yavaş, beşiktaş taraftarından daha başarıya endeksli olanı yok! beşiktaş tribünü başarılı ve kuvvetli olduğu için doluşmuş bir sürü leş kargası! takımla, beşiktaş tarihiyle, renkleriyle alakaları olsaydı eğer, oyuncularına sövmezlerdi (bir de o gün en iyi oynamış oyuncularına)
semtiniz sizin olsun, alın tepe tepe kullanın! siyahı ve beyazı bize bırakın! o tribünün düzgün insanlarına, sizden olmayanlarına!
şu beşitaş tribünündeki en temiz insanlar, onu geçtim, dostum kardeşim dediğim adam; sizin semtinizden aldığınız(!) güçle ezileceklerse, bir başlarım ben o semte, ne siz çıkarsınız işin içinden ne de ben!
lanet olsun!
bu beşiktaş, artık istanbul ili sınırları içerisinde desteklenmiyor!
alacaksın kombineni, oturup izleyeceksin, ne pankart ne tezahurat; diğer şehirlerdeki deplasmanlara gideceksin, bu kadar...
tek bir derdim var, umarım amatörlerden uzak kalır bu tip yaratıklar. semtlerindeki maçlara gelmeyi akıl edemezler umarım... yoksa ben o dünyadan da vazgeçerim, rahatlıkla söyleyeyim...
şimdi baştan sona okunsun şu şiir, ve nasıl da bizi anlattığına bir bakılsın detaylıca! buyurun:
"vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
o kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
değil mi ki kötüler kadı olmuş yemen’e,
vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
seni yalnız komak var, o koyuyor adama."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder